0

TAZMİNAT DAVALARI & ALMANYADA GÖRÜLEN “BAL DAVASI” – TELİF HAKKI VE TAZMİNAT – AKHİSAR AVUKAT

Akhisar Avukat, Almanya tazminat davaları, Tazminat Avukatı, Akhisar Tazminat Avukatı, Türkiye tazminat avukatı

Bir Bal Davasi: Hiciv mi gercek mi?

İlgili Kanunlar ve Sözleşmeler: Alman Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (KUG), Alman Anayasası (GG), Alman Medeni Kanunu (BGB), Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (EMRK)

Geçtiğimiz kasım ayında,  Alman Komedyen Jan Böhmermann, kişilerin mizahi bir şekilde eleştirildiği “ZDF Magazin Royale” adlı programında, Arıcı Rico Heinzig’e arıcılıkla ilgili Greenwashing[1] suçlaması yöneltti, bu suçlamaya satirik bir şekilde “Beewashing” adını verdi. Arıcıdan gelen yanıt ise bir dava değil, tam tersine medyatik bir karşı beyan oldu: Heinzig, bahsedilen reklam afişini oluşturmuş ve yerel Edeka marketinde astırmıştı. Ayrıca, arıcılık web sitesinde “Böhmermann Balı” adı altında Beewashing balını tanıtarak reklam yapmıştı. Sitede şu sözler bulunmaktadır: “ZDF Magazin Royale programı için bal – isteğe bağlı olarak kendi şirket markasıyla birlikte.”

Jan Böhmermann, bu durumu espri olarak algılamadı ve Dresden Bölge Mahkemesi’nde (LG) bir men davası açarak karşılık verdi. Ancak beklediği sonucu alamadı. Mahkeme, reklam kampanyasını hukuka uygun buldu (Karar tarihi: 08.02.2024, Dava numarası: EV 3 O 2529/23t). Heinzig’in arıcılık işletmesinin “korunan ifade özgürlüğü hakkına sahip olduğunu ve böylece kamu yararına hizmet ettiğini” belirtti, mahkeme tarafından yapılan bir basın açıklamasında da durum aynen bu şekilde ifade edildi. Sonuç olarak mahkeme, Bay Böhmermann’ın kişilik haklarının, davacının kişilik haklarından daha yüksek bir değere sahip olmadığı sonucuna vardı.

Hicivci Böhmermann, bunu karşı-taşlama değil, kendi maliyetine reklam olarak değerlendirdi: Heinzig, Böhmermann’ın adını, resmini ve ününü kullanarak haksız bir avantaj elde etmekte ve Genel Kişilik Hakları, özellikle ad ve resim haklarını ihlal etmektedir. Heinzig’in avukatı Dr. Markus Hoffmann ise, “ZDF Magazin Royale” programında mizahi bir şekilde eleştirilen kişilerin, kendilerini karşı-taşlama ile savunmaktan başka bir seçeneğinin olmadığını savundu. Buna karşın, Böhmermann’ın avukatı Dr. Torben Düsing, “İşletme karını maksimize etmek amacıyla yapılan haksız mal satışının bir hiciv olmadığını” vurguladı.

LG (Landgericht) Yargıcı Heike Kremz, reklam afişini duruşmada bir kaç kez hiciv olarak nitelendirmişti. Bu davada hukuki olarak tartismali olan nokta, ortalama bir arıcı müşterisi için bu eylemin bir hiciv olup olmadığıdır. Eğer öyle değilse, müşteriler Böhmermann’ın balı gerçekten tavsiye ediyormuş gibi düşünebilirler.

Reklamın satirik karakteri bu durumda belirgin miydi?

Bu soruya cevap vermeden önce, öncelikle bazı yargı kararlarına göz atmak gerekir.

“Finans Bakanının İstifası” başlıklı satirik reklam

 BGH, Urteil vom 26. 10. 2006 – I ZR 182/04 (OLG Hamburg)

Davacı Oskar Lafontaine 11 Mart 1999 tarihinde Maliye Bakanı ve SPD Genel Başkanı olarak görevlerinden istifa etti. Davalı, S-AG adlı araç kiralama şirketinin bir iştiraki olarak araç leasing işini yürütmektedir. Davalı şirketin talimatı ile 21 Mart 1999’da “Welt am Sonntag” gazetesinde yarım sayfalık bir reklam ve 22 Mart 1999’da FAZ gazetesinde çift taraflı bir reklam  – her ikisi de davacının onayı olmaksızın- yer almıştır. Portreler, o dönemin federal hükümetinin, davacının da aralarında bulunduğu 16 üyesini, hala tanınabilir bir şekilde davacının resmini çizili olarak göstermektedir. Reklam sloganı şu şekildedir: “S, deneme sürecindeki çalışanlar için de arabaları kiralar.” Davacı, davalıdan 250.000 DM (127.822,27 Euro) tutarında bir telif hakki ücreti talep etmiştir. Davacı, davalının tanınırlığına dayanarak resmini zorla ticarileştirdiğini ve reklam amaçlarıyla kullandığını iddia etmiştir. Davalı, dava ile karşı çıkmıştır.

Mahkemeye göre;

(1) Bir portrenin izinsiz ticari kullanımı genellikle uygun lisans ücretinin ödenmesi talebini hakli kılar – ister tazminat ister sebepsiz zenginleşme açısından olsun – tasvir edilen kişinin ödeme karşılığında portresinin dağıtımı ve kamuya açık çoğaltılması için lisans vermeye istekli olup olmadığı veya bunu yapıp yapamayacağı önemli değildir.

2. Yakin tarihten tanınmış bir şahsiyet, genellikle kendi benzerliğinin üçüncü şahıslar tarafından reklam amaçlı kullanılmasına müsamaha göstermek zorunda değildir. Ancak burada da bir menfaat dengelemesi söz konusudur ve günün güncel bir olayını hicivli bir şekilde ele alan bir reklamda başka bir kişinin benzerliğinin kullanılmasının ilgili kişi tarafından kabul edilmesi gerekebilir.

Sonuç olarak, mahkeme bu reklamın hiciv içerdiğine karar vermiş ve telif ücretinin ödenmesi talebi reddedilmiştir.

Bir sendika liderinin görüntüsünün reklam amacıyla yayınlanması

OLG Dresden, Urt. v. 21.8.2018 – 4 U 1822/17

Davacı, davalı tarafından bir görselin yayınlanması nedeniyle ihtiyati tedbir ve telif hakki ücretlerinin ödenmesini talep etmektedir.

Davacı 2008 yılından beri A sendikasının federal başkanıdır. Davalı, uluslararası alanda faaliyet gösteren bir araç kiralama ve leasing şirketi olan …-SE’nin bir iştirakidir. …, 2014 sonbaharından Mayıs 2015’e kadar D-AG’de toplam 420 saat süren ülke çapında toplam dokuz grev düzenlemiş, bu grevler ülke genelinde dikkat çekmiş ve kamuoyunda büyük tartışmalara konu olmuştur. 6 Kasım 2014 tarihinde X gazetesinde davalının tam sayfa ilanı  davacının portre fotoğrafı ve aşağıdaki metinle birlikte yayınlanmıştır: “Ayın çalışanı. (Tüm tren istasyonlarında ve “x.de” adresinde ucuz araba kiralama). Sol üstte ise davacının adı ve “sendika lideri” ibaresi yer alıyordu.

Mahkemeye göre,

1) Federal Adalet Divanı’nın “Lafontaine” kararında reklamlar bağlamında görüntülerin yayınlanmasının kabul edilebilirliğine ilişkin olarak ortaya koyduğu ilkeler sadece siyasetçiler için geçerli değildir. Daha ziyade, belirleyici faktör, tasvir edilen kişinin ilişkilendirildiği yakın tarihteki bir olayın hiciv niyetiyle ele alınıp alınmadığıdır.

2. Görselde bir sendika başkanına atıfta bulunuluyorsa, sendika başkanı örgütlenme özgürlüğüne atıfta bulunarak kendini buna karşı savunamaz.

Sonuc olarak, mahkeme bu reklamın hiciv amaçlı olduğuna ve telif hakki ücreti ödenmesi ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar vermiştir.

İzinsiz reklam – Joschka Fischer için lisans ücreti

LG Hamburg, Urt. v. 27.10.2006, 324 O 381/06

Davacı, davalıdan lisans ücretinin ödenmesini ve avukatlık ücretinin iadesini talep etmektedir.

 Davacı Federal Meclis üyesi ve eski Federal Dışişleri Bakanıdır. Davalı, söz konusu gazeteyi yayınlamaktadır. Bu gazete, yine davalı tarafından yayınlanan ve sıkıştırılmış bir biçimde daha az içerikle yarıya indirilmiş bir formata sahip olan gazetenin kompakt bir baskısıdır. Eylül 2005’te başlatılan bir tanıtım kampanyasının bir parçası olarak davalı, küçük çocukların yüz hatlarını verdiği tanınmış kişilerin yüzlerinin resimlerini birleştirerek reklamlar yayınlamıştır. Tasvir edilen kişiler tanınabilir olmaya devam etmiştir. Bu kampanyanın bir parçası olarak, davalı ayrıca 30 Ağustos 2005 ile 1 Ekim 2005 tarihleri arasında davacının portresini rızası olmadan hem tek bir resim olarak hem de diğer ünlülerle birlikte kullanmıştır. Yayınladığı gazetelerin birçoğunda davacının değiştirilmiş görüntüsü ile reklamlar yayınlamıştır. Davacının portresi 2005 yılı sonuna kadar gazetenin ana sayfasında da yer almaya devam etmiştir.

Mahkemeye göre;

Bir reklamda yer alan görüntü, reklamda editoryal haberciliğe tanınabilir bir referans yoksa ve bu nedenle izleyici görüntüyü yalnızca bir reklam aracı olarak anlıyorsa, kişinin kendi imajı hakkına ve dolayısıyla genel kişilik hakkına müdahale etmis sayilir.

Sonuc olarak mahkeme, sadece bir reklam aracı (göz alıcı) olarak görüntünün güncel bir olay hakkında yorum teşkil etmediğine ve telif hakki ücretinin ödenmesi talebinin kabul edildiğine karar vermiştir.

“Böhmermann Bal” uyuşmazlığı özelinde, öncelikle tarafların menfaatleri ortaya konmalıdır. Böhmermann’ın kişilik hakları çeşitli yasalar tarafından korunmaktadır. İlk olarak, Böhmermann’ın kişilik hakkı Alman Anayasası’nın (GG) 1. Maddesi ile bağlantılı olarak 2. Maddesi ile güvence altına alınmıştır. Ayrıca, Alman Medeni Kanunu (BGB) Madde 12 Böhmermann’ın isim hakkını ihlale karşı korumaktadır. Buna ek olarak Böhmermann, Alman Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (KUG) Madde 22 uyarınca kendi imajı üzerindeki hakkının garanti altına alınmasını talep edebilir. KUG Madde 22’ye göre, resimler tasvir edilen kişinin rızası olmadan dağıtılamaz veya kamuya gösterilemez. Sonuç olarak Böhmermann, BGB Madde 823 I, 1004 I, 2 uyarınca bir talepte bulunma hakkına sahip olabilir. Buna ek olarak, telif hakki ücretlerinin ödenmesini talep edebilir.

Arıcı ile ilgili olarak, somut olayda, Heinzig’in tepkisinin Madde 5 I 1 GG anlamında ifade özgürlüğü ve Madde 5 III 1 GG kapsamında sanatsal özgürlük olarak kabul edilebileceğini belirtmek gerekir. Ayrıca, görüntüler yakın tarihten taninmiş birine aitse, KUG Madde 22 kapsamında istisnai olarak izinsiz dağıtılabilir. Bu noktada öncelikle davacının görüntüsünün kullanılması ve adının zikredilmesiyle kişilik haklarının hukuka aykırı bir şekilde ihlal edilip edilmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir. Davacının görüntüsünün yakin tarihten olduğu varsayılsa bile, tasvir edilen kişinin meşru bir menfaati ihlal ediliyorsa, yayın için izin yoktur.

Davacının genel kişilik hakları ile Alman Anayasası’nın 5. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesi ve AİHS’nin 10. maddesi kapsamındaki ifade özgürlüğü birbirlerine karşı tartılmalıdır. Buna ek olarak, GG Madde 5 paragraf 3 cümle 1 kapsamındaki sanat özgürlüğünün de arıcının lehine olup olmadığı cevaplanmalıdır.

Genel bağlamda, buradaki başlangıç noktası, mevcut olayda reklamın hiciv karakterinin tanınabilir olup olmadığını incelemek olacaktır. Böhmermann’ın bir politikacı olarak tanınabilir olduğunu varsayarsak, alıcılar Böhmermann’ın gerçekten balı tavsiye etmediğini ve bu reklamın hiciv olduğunu anlayabilir. Bu durumda Böhmermann, § 22 KUG anlamında yakın tarihten bir kişi olarak kabul edilir ve fotoğrafları izin alınmaksızın kullanılabilir. Ancak, bir komedyenin bir politikacı kadar tanınmış olmayacağı ve ortalama bir arıcılık ürünleri alıcısının reklamı hiciv olarak kabul etmeyeceği varsayıldığında, Böhmer yukarıda belirtilen hakları ileri sürebilir.

 Böhmermann’ın avukatı şimdiden temyize başvuracağını açıkladı. Daha kapsamlı bir değerlendirme yapabilmek için bir üst mahkemenin kararını beklemek yerinde olacaktır.

Açıklama: Bu yazı 4.3.2024 tarihinde Martin Luther Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk kürsüsünde, Dipl.-Jur. Lukas Hundertmark ve Dr. Katharina Bernheim- Engler, LL.M (Berkeley) tarafından hazırlanıp sunulmuş olan “ Der Honigstreit” adli temanin genişletilmesi yoluyla kaleme alinmistir.

                                                         AYŞE SAYIM           

AKADEMİSYEN / HUKUK DANIŞMANI


[1] “Greenwashing” terimi, bir şirketin veya kurumun çevre dostu veya sürdürülebilir bir imaj yaratma çabalarını ifade eder, ancak bu çabaların gerçek değil veya yetersiz olduğu durumları tanımlar. Greenwashing, tüketicileri yanıltarak veya kamuoyunu etkileyerek, kurumun çevresel sorumluluklarını abartarak veya yanıltıcı bir şekilde pazarlama stratejilerini kullanarak gerçek bir çevresel taahhüdü taklit etme girişimlerini içerir. Bu terim, bir şirketin sadece çevre dostu bir imaj oluşturarak asıl çevresel sorunları ele almadığı durumları belirtmek için kullanılır.

Makalenin Almanca Metni Aşağıdadır

Ein Honig Streit: Satire oder Wahr

Gesetze: §§ 22, 23 KUG, §§ 12, 823 I, 1004 I, 2 BGB, Art 5, III, Art 1 I, Art 2 I GG, Art. 10. EMRK

Deutscher Berufskomiker Jan Böhmermann hatte im November Imker Rico Heinzig in einer Sendung des “ZDF Magazin Royale“, in dem die Personen in humoristischer Form kritisiert werden, Greenwashing mit Bienenpatenschaften vorgeworfen – “Beewashing” nannte es der Satiriker. Die Antwort des Imkers war nicht etwa eine Klage, sondern eine publizistische Gegendarstellung: Heinzig hatte das beschriebene Werbeplakat erstellt und im örtlichen Edeka-Markt aufhängen lassen. Weiterhin hatte er auf der Website der Imkerei für den Beewashing-Honig unter dem Namen “Böhmermann-Honig” geworben.Dort finden sich die Worte:”Der Honig zur ZDF Magazin Royale Sendung – auf Wunsch mit eigenem Firmenbranding.

Beides wurde von Berufskomiker Böhmermann nicht als witzig empfunden und er wehrte sich mit einer Unterlassungsklage vor dem Landgericht (LG) Dresden. Jedoch erleidet er eine Niederlage. Das LG hält die Werbeaktion für zulässig (Urt. v. 08.02.2024, Az. EV 3 O 2529/23t). Das Gericht berücksichtigte, dass Heinzigs Imkerei “das geschützte Recht der freien Meinungsäußerung genießt und damit dem Informationsinteresse der Allgemeinheit dient”, wie es in einer Pressemitteilung des LG heißt.Die Persönlichkeitsrechte von Herrn Böhmermann seien nicht höher zu bewerten als die Persönlichkeitsrechte des Klägers.

Der Satiriker betrachtet dies nicht als Gegensatire, sondern als Werbung auf seine Kosten: Heinzig nutze Böhmermanns Namen, Bild und Reputation aus, um ein unfairer Vorteil zu erlangen und verletzt die Allgemeinen Persönlichkeitsrechts, insbesondere der Namens- und Bildnisrechte. Der Anwalt von Heinzig Dr. Markus Hoffmann (Lippert Stachow) argumentierte vor dem LG, dass Personen, die im “ZDF Magazin Royale” in humoristischer Form kritisiert würden, keine andere Möglichkeit hätten, als sich mit Gegensatire zu wehren. Böhmermanns Rechtsanwalt Dr. Torben Düsing betonte hingegen „Der rechtswidrige Verkauf von Waren zum Zweck der unternehmerischen Gewinnmaximierung ist keine Satire“.

LG-Richterin Heike Kremz hatte das Werbeplakat mehrfach als Satire bezeichnet. Ein wesentlicher juristischer Streitpunkt in diesem Fall ist die Frage, ob es sich bei der Aktion für den durchschnittlichen Imkerkunden um eine Satire handelt. Ist sie das nicht, könnten die Kunde ausgehen, als würde Böhmermann den Honig tatsächlich empfehlen.

War der satirische Charakter der Werbung vorliegend erkennbar?

Bevor diese Frage beantwortet wird, ist zunächst auf einige Rechtsprechungen einen Blick zu werfen.

Satirische Darstellung in einer Werbeanzeige – Rücktritt des Finanzministers- BGH, Urteil vom 26. 10. 2006 – I ZR 182/04 (OLG Hamburg)

Oskar Lafontaine, der Kläger, ist am 11. 3. 1999 von seinen Ämtern als Bundesminister der Finanzen und als Parteivorsitzender der SPD zurückgetreten.Die Beklagter betreibt als Konzerntochter der Autovermietung S-AG das Leasinggeschäft mit Kraftfahrzeugen. Sie warb – jeweils ohne Zustimmung des Kl. – am 21. 3. 1999 mit einer halbseitigen Anzeige in der „Welt am Sonntag” und am 22. 3. 1999 mit einer doppelseitigen Anzeige in der FAZ. Die Porträtaufnahmen zeigen 16 Mitglieder der damaligen Bundesregierung einschließlich des Kläger, dessen Bild durchgestrichen, aber weiterhin erkennbar ist. Der Werbeslogan lautet: „S verleast auch Autos für Mitarbeiter in der Probezeit.”Der Kläger hat die Beklagter. auf Zahlung einer fiktiven Lizenzgebühr in Höhe von 250000 DM (127822,27 Euro) in Anspruch genommen. Er hat die Auffassung vertreten, die Beklagter habe auf seinen Bekanntheitsgrad abgestellt und sein Bild zu Werbezwecken zwangskommerzialisiert. Der Beklagte ist der Klage entgegengetreten.

Nach dem Gericht;

1. Die unbefugte kommerzielle Nutzung eines Bildnisses begründet im Allgemeinen – sei es unter dem Gesichtspunkt des Schadensersatzes oder der ungerechtfertigten Bereicherung – einen Anspruch auf Zahlung der angemessenen Lizenzgebühr, ohne dass es darauf ankommt, ob der Abgebildete bereit oder in der Lage gewesen wäre, gegen Entgelt Lizenzen für die Verbreitung und öffentliche Wiedergabe seines Bildnisses einzuräumen.

2. Eine prominente Persönlichkeit aus dem Bereich der Zeitgeschichte muss es zwar regelmäßig nicht dulden, dass das eigene Bildnis von Dritten für deren Werbezwecke eingesetzt wird. Doch findet auch hier eine Güterabwägung statt, die dazu führen kann, dass die Verwendung des fremden Bildnisses in einer Werbeanzeige, die sich satirisch mit einem aktuellen Tagesereignis auseinandersetzt, vom Betroffenen hingenommen werden muss.

Im Ergebnis entschied das Gericht, dass diese Werbung satiristisch ist und der Anspruch auf Zahlung einer fiktiven Lizenzgebühr abgelehnt wird.

Veröffentlichung des Bildes eines Gewerkschaftsführers zu Werbezwecken – Gewerkschaftsführer- OLG Dresden, Urt. v. 21.8.2018 – 4 U 1822/17

Der Kl. begehrt Unterlassung und Zahlung fiktiver Lizenzgebühren wegen einer Bildveröffentlichung der Bekl.

Der Kl. ist seit 2008 Bundesvorsitzender der Gewerkschaft A. Die Bekl. ist ein Tochterunternehmen der …-SE, einer international tätigen Autovermietung und Leasingfirma. Von Herbst 2014 bis Mai 2015 organisierte die … insgesamt neun mehrtägige, flächendeckende Streiks bei der D-AG mit einer Gesamtdauer von 420 Stunden, die bundesweit Beachtung fanden und in der Öffentlichkeit vielfach kontrovers diskutiert wurden. Am 6.11.2014 erschien in der …-Zeitung die – nachfolgend wiedergegebene – ganzseitige Werbeanzeige der Bekl., die ein Porträtfoto des Kl. zeigte und den folgenden Text: „Unser Mitarbeiter des Monats. (Günstige Mietwagen an allen Bahnhöfen und unter „x.de“. Links oben fand sich der Name des Kl. mit dem Zusatz „Gewerkschaftsführer“.

Nach dem Gericht,

1. Die vom Bundesgerichtshof in der „Lafontaine“-Entscheidung aufgestellten Grundsätze zur Zulässigkeit einer Bildveröffentlichung im Rahmen von Werbeanzeigen finden nicht nur auf Politiker Anwendung. Entscheidend ist vielmehr, ob in satirischer Absicht ein Ereignis der Zeitgeschichte aufgegriffen wird, mit dem der Abgebildete verbunden wird.

2. Bezieht sich die Abbildung auf den Vorsitzenden einer Gewerkschaft, kann dieser sich hiergegen nicht unter Bezug auf die Koalitionsfreiheit zur Wehr setzen.

Im Ergebnis entschied das Gericht, dass diese Werbung satiristisch ist und der Anspruch auf Zahlung einer fiktiven Lizenzgebühr und Unterlassung abgelehnt wird.

Werbung ohne Einwilligung – Lizenzgebühr für Joschka Fischer

LG Hamburg, Urt. v. 27.10.2006, 324 O 381/06

Der Kl. nimmt die Bekl. auf Zahlung einer Lizenzgebühr sowie auf Erstattung von Rechtsanwaltskosten in Anspruch. Der Kl. ist Bundestagsabgeordneter und Bundesaußenminister a.D. Die Bekl. verlegt die Zeitung. Es handelt sich hierbei um eine Kompaktausgabe der ebenfalls von der Bekl. verlegten Zeitung, die gegenüber der ein halbiertes Format mit weniger Inhalt in komprimierter Form aufweist. Im Rahmen einer im September 2005 gestarteten Einführungskampagne veröffentlichte die Bekl. Anzeigen mit den Abbildungen von Gesichtern bekannter Persönlichkeiten, denen sie die Gesichtszüge jüngerer Kinder gab. Die abgebildeten Personen blieben erkennbar. Im Rahmen dieser Kampagne verwendete die Bekl. auch das Bildnis des Kl. ohne dessen Einwilligung im Zeitraum vom 30. 8. 2005 bis zum 1. 10. 2005 sowohl als einzelnes Bild als auch gemeinsam mit anderen Prominenten. Sie veröffentlichte Anzeigen mit dem verfremdeten Bild des Kl. in mehreren der von ihren verlegten Zeitungen. Auf der Homepage der Zeitung ist das Bildnis des Kl. zudem noch bis circa Ende des Jahres 2005 abrufbar gewesen.

Nach dem Gericht;

Eine Abbildung in einer Werbeannonce greift in das Recht am eigenen Bild und damit zugleich in das allgemeine Persönlichkeitsrecht ein, wenn in der Annonce eine erkennbare Bezugnahme auf eine redaktionelle Berichterstattung fehlt und der Betrachter daher die Abbildung als bloßes Werbemittel begreift.

Im Ergebnis entschied das Gericht, dass es die Abbildung als Bloßes Werbemittel (Blickfang) keine Kommentierung eines aktuellen Ereignisses Zeitgeschehens darstellt und den Anspruch auf Zahlung einer fiktiven Lizenzgebühr angenommen wird.

Im konkreten Honig-Streit sind zunähst Interessen der Parteien darzustellen.

Dabei werden die Persönlichkeitsrechte von Böhnermann durch verschiedene Gesetze geschützt.

Zunächst einmal wird das Persönlichkeitsrecht von Böhnermann durch Art 2 I i. V. m. Art 1 I GG gewährleistet. Danach schützt § 12 BGB das Namensrecht von Bödrmann vor den Verletzungen. Des Weiteren kann er nach § 22 KUG verlangen, das Recht am eigenen Bild gewährleistet zu werden. Nach § 22 KUG dürfen Bildnisse ohne Einwilligung des Abgebildeten nicht verbreitet oder öffentlich zur Schau gestellt werden. Daraus folgend könnte Böhnermann gegebenenfalls Anspruch aus §§ 823 I, 1004 I, 2 BGB zustehen. Darüber hinaus könnte er auf die Zahlung der fiktiven Lizenzgebühren verlangen.

Was Imker angeht, ist es zu sagen, dass im konkreten Fall die Reaktion von Heinzig als die Meinungsfreiheit i. S. v.  Art. 5 I 1 GG und die Kunstfreiheit nach Art. 5 III 1 GG betrachtet werden könnten. Weiterhin werden Bildnisse ausnahmsweise ohne Einwilligung i. S. v. § 22 KUG verbreitet werden, wenn sie aus den Bereichen der Zeitgeschichte sind.

An der Stelle ist zunächst festzustellen, ob Rechtswidrige Persönlichkeitsrechtsverletzung durch Verwendung des Bild des Klägers und Nennung von dessen Namen vorliegt. Selbst wenn das Bild des Klägers aus den Bereichen der Zeitgeschichte angenommen würde, liegt keine Befugnis zur Vorbereitung, wenn ein berechtigtes Interesse des Abgebildeten verletzt wird.

Das allgemeine Persönlichkeitsrecht des Klägers und die Meinungsäußerungsfreiheit aus Art. 5 Abs. 1 S. 1 GG und Art. 10 EMRK sollen gegenseitig abzuwägen werden. Zudem muss es beantwortet werden, ob für den Imker auch die Kunstfreiheit aus Art. 5 Abs. 3 S. 1 GG spricht.

Im gesamten Kontext wäre hier der Ausgangspunkt zu prüfen, ob der satirische Charakter der Werbung vorliegend erkennbar ist. Wenn wir davon ausgehen, dass Böhmermann so erkennbar ist wie ein Politiker, können die Käufer verstehen, dass Böhmermann nicht wirklich Bali empfiehlt und dass diese Werbung eine Satire ist. In diesem Fall gilt Böhmermann als eine Person aus der Zeitgeschichte im Sinne von § 22 KUG, und seine Fotos dürfen ohne Einwilligung verwendet werden. Geht man jedoch davon aus, dass ein Komiker nicht so bekannt wäre wie ein Politiker und dass ein durchschnittlicher Käufer von Imkereiprodukten die Werbung nicht als Satire annehmen würde, könnte Böhmer die oben genannten Rechte geltend machen. Böhmermanns Anwalt hat bereits Berufung angekündigt. Es wäre angebracht, das Urteil des höheren Gerichts abzuwarten, um eine umfassendere Bewertung vornehmen zu können.

Hinweis: Diese Darstellung wurde am 4.3.2024 von Dipl. Jur. Lukas Hundertmarkt und Dr. Katharina Bernheim- Engler, LL.M (Berkeley) am Lehrstuhl von der juristischen Fakultät der Martin-Luther-Universität unter dem Thema „Honigstreit“ präsentiert. Dieser Text wurde als Erweiterung der genannten Präsentation erstellt.

Akhisar Avukat, Almanya tazminat davaları, Tazminat Avukatı, Akhisar Tazminat Avukatı, Türkiye tazminat avukatı

Bir cevap yazın

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Konuşmayı Başlat
Whatsapp
Merhaba
Size nasıl yardımcı olabiliriz?